22 Eylül 2007 Cumartesi

A. Güler'in İlk Eseri: Dicle Köprüsü


      Dicle Köprüsü, Abdülkadir Güler'in ilk şiir kitabıdır. 12x16 ebadındaki kitap, 36 sayfadan ibarettir. Sırtı dikişli değil. Çaba Yayınları'nın 9'uncu kitabı olarak, Ankara Basım ve Ciltevi'nde 1970 yılında basılmıştır.
      Kitaba yazdığı "Dicle Köprüsü Hakkında Birkaç Söz" başlıklı yazısında Halil Soyuer; "Abdülkadir Güler, henüz zamanın elindedir. Sanatının örsünde dövüle dövüle mutlaka kıvamına gelecek, o zaman ondan daha güçlü şiirler beklemek hakkımız olacaktır." değerlendirmesini yaparken; "Çaba, Abdülkadir Güler'i Türk Edebiyatı'nın vefalı kucağına bırakmıştır." [1] diye de ekliyor.
      Kitapta 30 şiir var. bu şiirlerden bazıları; Nihat Aşar'a, A. Fuat Azgur'a, Arif Nihat Asya'ya, Halil Soyuer'e, Şevki Öcal'a, şairin kendi oğlu ve kızı Mehtap'a ithaf edilirken, bazıları da doğrudan; "Mevlânâ", "Tarancı'ya" ve "Türkmen Kızı" adlarını taşıyor. Şair, kafiyeli şiir yazmayı seviyor: "gül-LER İÇİNDE, tül-LER İÇİNDE, el-LER İÇİNDE" gibi.

      ŞARK GELİNİ
      Nihat Aşar'a

      İmpalada bir gelin; al al güller içinde
      Baştan tırnağa kadar gümüş tüller içinde
      Arife tarif olmaz; gören bin kerre ölür
      Dili güzel, boyu güzel, ne yazık eller içinde... 
      (Sayfa 8)

      Hece ölçüsünü de seven şair, örneklediğimiz bu şiirin ilk üç mısrasında 14'lü hece ölçüsünü uygularken, son mısrada hece sayısını 16'ya çıkarıyor. Titiz değil fakat herhâlde Güler, daha çok anlatmak istediğine önem veriyor. Şair, düşüncelerini yoğunlaştırdığı şiirlerinde daha çok dörtlük, kıt'a, rubai nazım şekillerini uyguluyor, hece ölçüsüne de önem veriyor.

      HAYRET
      Dün dünya'ya bağlanan
      Bu gün musalla taşında.
      Dün fakirliğine ağlanan
      Bu gün kasa başında... (Sayfa 26)

      Bu kitaptaki şiirlerinin tamamını incelediğimizde, henüz kendisini, kendi kişiliğini bulmaya başlayan şairin üzerinde Cahit Sıtkı Tarancı ile Necip Fazıl Kısakürek'in, Mevlânâ'nın, az da olsa Yahya Kemal'in etkili olduğunu görüyoruz. Yine bu şiirlerde "doğulunun" ayak izleri var; Hoş Memo, Koçero gibi.

      GECE VE BEN

      Yıldızlar çöktü, gitti saat geldi yarıma
      Cinler ile periler oynadılar, durdular
      Ve gecenin ağırlığı düştü omuzlarıma
      Gecenin karanlığı sessiz, dilsiz ve sağır
      Duvarda yankılar saatın tiktakları
      Ey saat yeter artık bana cinleri çağır.
      Gecenin karanlığı koskocaman bir yüktür
      Cinler yok oldu gitti, uykuda sardı bizi
      Gâyri yatalım ey dost; yarına Allah büyüktür.
      Yıldızlar çöktü gitti, saat geldi yarıma;
      Ve gecenin ağırlığı düştü omuzlarıma... 
      (Sayfa 20)

      Şair, öğretmen oluşunun verdiği etkiden olacak, bazı şiirlerini özel günler ve anmalar üzerine kurmuş: Şehitlik (Sayfa 10) "Diyarbakır Hava Şehitlerine", 18 Mart (Sayfa 32) "Çanakkale Savaşının 54. Yıldönümü Münasebetiyle" örneklerinde olduğu gibi.
      Arka kapaktaki "Hal Tercümesi"nden; Diyarbakır Mücadele Gazetesi ile İslâm, Hilâl, Oku, Tohum, Tarla, Toprak, Hareket ve Çaba dergilerinde de şiirler yazdığını öğrendiğimiz şairin "yakında basılacak kitapları" arasında; Ak Mevsimler, Eylül Sonrası ve Gece Duâsı gibi şiir kitabı isimlerine yer verilmesine rağmen, nedense şimdiye kadar bu kitaplar basılmadan, Abdülkadir Güler, birden bire "Harran'da Atatürk Çiçeği" adlı kitabıyla karşımıza çıkıyor. [2]
      Daha çok toplumsal yanının ortaya çıktığı Dicle Köprüsü'nde şair, kitaba adını da veren şiirde şöyle sesleniyor;

      DİCLE KÖPRÜSÜ

      Sen asırlık köprü
      Dicleye kara örtü
      Ve sen on gözlü
      Onuda yaşlı
      Üzülme üzülme
      Diclenin ardına

      Ağlama
      Ağlama yalnızlığına
      Sanma ki sen
      Dünyada teksin
      Bir Galâta Köprüsü
      Bir Birecik Köprüsü
      Çin'in Kuvay Köprüsü
      Ve de Londra Köprüsü
      Bunlarda senin kadar
      Dertli, kederli, elemli
      Belki daha çileli

      Aksın Dicle
      Sabreyle
      Bütün köprüler böyle (Sayfa 5)

      Zergân Suyu'nda (Sayfa 6) ise, o zaman için boşuna akıp giden sularımız adına eleştiri oklarıyla Ankara'yı da uyarıyor:

      Uyu ANKARA uyu
      El aldı, ele gitti, tâ Habur'a karıştı
      ZERGÂN SUYU...

      Kitapta yer yer dizgi ve kelime hataları var: Kuvay, görki, hepside, koçero, elektirik, tümsaatlerde gibi.
      Bu kitabıyla Çaba Yayınları'nın "zamanın eline bıraktığı" Güler'in şu duasına biz de katılıyoruz: 

      "Sular olsun bulut bulut
      Çıksın dağlara dağlara
      Yağmur gelsin umut umut
      Yağsın bağlara bağlara" (Duâ, sayfa 24)

      Oyhan Hasan BILDIRKİ

      [1] GÜLER Abdülkadir, Dicle Köprüsü / s.3 Çaba Yayınları Ankara-1970)
      [2] GÜLER Abdülkadir, Harran'da Atatürk Çiçeği-Doğruluk Matbaası, İzmir-1986


Hiç yorum yok: