4 Ekim 2007 Perşembe

Eğitimci Şair Yazar Oyhan Hasan Bıldırki

      Yazarımız Oyhan Hasan BILDIRKİ 1947 yılında Aydın İlinin Söke İlçesine bağlı olan Bağarası’nda doğdu. İlkokulu doğduğu yerde ve ortaokul ile liseyi de Aydın İl merkezinde okudu. Bursa Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü 1971 yılı mezunudur. AÜAÖF Türk Dili ve Edebiyat Bölümü’nü de 1991 yılında bitirdi.
      İlk görevine Kastamonu-Cide-Şenpazar’da başlayan yazarımız birçok okullarda idareci ve öğretmenlik görevini sürdürdü. Aydın İli-Söke İlçesi Milli Eğitim Şube Müdürü iken önce doğduğu yere yani Bağarası Lisesi'ne Türk Dili ve Edebiyat Öğretmenliğine ve buradan da Şırnak İli - İdil İlçe Milli Eğitim Şube Müdürlüğü'ne getirildi. Son görevinden vazgeçen yazarımız Kuşadası Atatürk Ilköğretim Okulu'na kendi isteği ile gitti. Bu tip olaylar hep olmuştur. Sonradan Kuşadası Kaya Aldoğan Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni oldu. 1977 yılında da buradan emekli oldu.
      Evli ve iki çocuk babası olan yazarımız 1962 yılından beri Aydın İli ve ilçelerinde çıkan yerel gazetelerde ve dergilerde şiir, hikaye, makale, anı, eleştiri yazılarıyla dikkati çekmiştir. O bir insan sevgisi ile donatılmış ve insana hizmeti ibadet bilen, hatta öğretmen oluşunun getirdiği mukaddes görevlerle halen yürümektedir. Kendisi Ahmet Kabaklı’nın Türk Edebiyatı Dergisi hikayecileri arasında gösterdiği bir "Eğitimci Şair Yazar"dır. İlk ününü de Hisar Dergisi’nde yayınlanan eleştiri ve hikayeler ile almıştır.
      Eğitimci Şair Yazar Sayın Oyhan Hasan BILDIRKİ’nin eserlerinden iki tanesi elimde olunca ancak onlara dayalı olarak sizleri bilgilendiriyorum. Eserlerini şöyle sıralamak mümkündür. 
      1- Liseden Sesler-Şiir 1964
      2- Dönülmez Yol-Roman 1964
      3- Koçaklar-Milli Hikayeler 1975
      4- Üçüncü Günün Öğlesi-Hikayeler 1986
      5- Bir Başka Şafak-Hikayeler 1988-1992-1994
      6- Gün Çarığı Sıkınca-Hikaye 1990
      7- Atatürk Aramızda-Seçme Şiirler 1991
      8- Bütün Fidanlar Sımsıcak-Şiir 1994
      9- Ceylan Gözlüm-Şiir 1997
    10- Dil Çerezleri 1999 Şiirler 


      Dil Çerezleri adlı eserini baştan sona iki defa okudum ve bir üçüncü defa okumak isteğim belirdi. Nedeni ise tam olarak yerel bir araştırmanın yanında insan kendini bu kitabın bir parçası sayıyor. Kitap tam anlamıyla insan, insan, halk, halk kokuyor. Toplumun sesi ve dilindeki türkü, mani, hikaye, bulmaca, bilmece, kaynak kişilikler, halkın sözlüğü, ninniler, örf ve adetler, atasözleri, masallar, hatıralar, tekerlemeler neler neler. Bir türkü sözünü yazmak isterim.
      I. Germencik’le Balatçık’ın arası
      Yaktı beni dom dom kurşun yarası
      Aman doktor yok mu bunun çaresi

      Gitti Cafer, gitti elden ne çare
      Kader kısmet böyle imiş ne çare

      Mezarımı derin kazın dar olsun
      Etrafında lâle sümbül bağ olsun
      Ben ölürsem kardeşlerim sağ olsun

      Gitti Cafer, gitti elden ne çare
      Kader kısmet böyle imiş ne çare

      I I. Aydın’ın içinde kapalı çarşı
      Anne ben gidiyom düşmana karşı
      Düşmanlar kaçıyor denize karşı
      Cafer’im, Cafer’im, yiğit Cafer’im.

      Germencik içinde toplar kuruldu
      Cafer Efe öğle sonu vuruldu
      Annesine kara haber duyruldu
      Cafer’im, Cafer’im, yiğit Cafer’im.

      I I I. Alıverin sandığımdan kürkümü
      Ben ölürsem söylesinler türkümü
      Ana benim al enterim soldu mu
      Kader kısmet böyleymiş ağalar, hey!

      Mezarımı derin kazın dar olsun
      Etrafında mor sümbüllü bağ olsun
      Cafer öldü vatan millet sağ olsun
      Kader kısmet böyleymiş ağalar, hey!

      Germencik içinde toplar kuruldu
      Cafer zeybek öğle sonu vuruldu
      Anasına akşam üstü duyruldu
      Kader kısmet böyleymiş ağalar, hey!

      Özellikle manileri toplayıp sunarken çok titizce davranarak edebiliğinin bozulmamasına pek dikkat etmiştir. Önemlidir. Zira bazı bölgelerde maniler söylene söylene bozulmuş yani hece ölçüsünün kaçırılmış olduğunu biliriz. Tabiiki en içten sahiplenmenin getirdiğidir. Ölçülerine göre, dizelerine göre, yörelerine göre, özellik arzeden manilere örnekler vermiş olması pek hoşuma gitti. Şöyle diyebiliriz: Halkın söylemek istediklerini “Dil Çerezleri” adlı eserinde toplayarak, yöresine en iyi hizmeti yapmıştır. Onları toplayıp, araştırıp bize aktarırken yörenin şivesine de çok dikkat etmiştir. Bir örnek mani verelim. 
      “Kediye bak kediye
      Saat geldi yediye
      Şu Söke’nin kızları
      Erkeklere hediye”


      Bir başka manide şöyle.


      "Evleri sekilidir
      Bahçesi ekilidir
      Bir can bir canı sevse
      Kim onun vekilidir" gibi örnekler pek çok.


      Bütün bunların yöresel olarak anlamlarına göre bölümlemeleri olduğuna örnekler vermiştir.
      Örnek: Gelin kınası-beddualar-sevda ve efeli maniler gibi.
      Halk inançlarına çok yer vermiş olan yazarımız bilerek ve bunları yeni nesile aktarmakla da değerlendirmeyi onlara bırakmıştır. Bu inançları da yöre zemininde araştırmış olması içten bir çalışma olarak ortadadır. Buna örnek: Şerbet dökmek, mezarlıktaki meyveler, nazar, kiraz odunu, su dökmek, kurşun dökmek, cuma günü öküz koşulmaz, salı günü işe başlanmaz, sol ayak, hava ne zaman güzel olur ve el uzatmak gibi...
      Yörenin halkının dilindeki türkülere ayrı bir yer vermesi (efe türkülerine) de ayrıcalıktır. Zira halktan aldığını bizlere olduğu gibi anlatmıştır. Söke’nin çok renkliliğini bu kitap bize en güzel bir şekilde vermektedir. Başka çalıştığı yörelerden de çeşni katmış olması anlamamız için iyi olmuştur. Hele de özdeyişler bir harika. Yüreğine kalemine sağlık. Kendisine ait bir şiiriyle vedalaşıyorum. Daha iyi eserler beklediğimizi kendisine saygıyla bildiriyorum.


      Ceylan Gözlüm adlı eserinden:


      BİRİSİ


      Seni sevmişti o adam
      Damarlarında akan kanda
      Düşlerinde, hayallerinde
      Hep sen vardın.

      Seni sevmişti o adam
      Şiirlerinde sen vardın
      Bir de sevmek vardı
      Her yaprağında
      Aşkındı okunan
      Seni sevmişti o adam....


      İletişim: mustafaermis@gazetetrakya.com


Hiç yorum yok: